‘Trabzon’
Karadeniz’in yaylalarına, dağlarına çıktıysanız, lezzetli çayından içip durduysanız, yöre sakinlerinin bağıra bağıra konuşmalarına karşılık siz de bağırarak konuştuysanız, lehçelerini zar zor anlayıp meraklı sorularına cevap vermekten yorulduysanız, şehrin kirletemediği tertemiz havasını sömürürcesine içinize çektiyseniz, dağlarındaki buz gibi kaynak sulardan içtiyseniz ancak işte o zaman Karadeniz’i tam anlamıyla gezmiş sayılabilirsiniz. O yüzden şehir merkezinden bir an önce uzaklaşıp kendinizi Karadeniz’in gerçek yeşiline bırakmalısınız.
Eğer Karadeniz’e kafa dinlemeye gidiyorsanız ve kısıtlı bir süreniz varsa Trabzon; Rize ve Giresun’a kıyasla daha az tercih edilmesi gereken bir şehir. Bunun nedeni hem daha turistik olması hem de nüfusun çok daha kalabalık olması. Ancak Karadeniz’e kadar gelmişken Trabzon’u en azından Sümela Manastırı için mutlaka ziyaret etmeli.
Manastıra gitmek için Trabzon-Çömlekçi’den dolmuşa biniyorsunuz. Dolmuş 3 saat manastırda bekleyip sizi tekrar Trabzon’a getiriyor. Manastıra giriş müze kartınız varsa ücretsiz yoksa 8 TL. Sümela Manastırı’na gitmek klişeleşmiş bir turistik gezi gibi gelebilir. Fakat manastıra çıkmak sıradan bir tarihi yer gezisi gibi hiç değil. Manastır öyle inanılmaz bir yerde ki aynı zamanda doğa gezisi de yapmış oluyorsunuz.
Manastıra gitmeden önce bilmeniz gereken önemli bir bilgi; yaz olsun hiç fark etmez, Karadeniz’in hali hazırda soğuk ve yağmurlu havasının üstüne manastır da 1150 metre yükseklikte olduğu için mutlaka yanınızda kalın kıyafet ve yağmurluk getirmelisiniz. Ayrıca manastırı turladıktan sonra park alanına dik bir patika yoldan yaklaşık 20 dakika yürüyeceğiniz için spor ayakkabısı giymeniz de şiddetle önerilir.
Çadırınız varsa ve Karadeniz türkülerinden haşır neşir olduğunuz Maçka’nın tadına varmak isterseniz şehre dönmeyi erteleyin. Dolmuştan Maçka’nın merkezine gelmeden 5 dakika önceki Sümer Camping’te inip orada bir gün kamp yapın. Kamp yeri için kişi başı 15 TL veriyorsunuz, tuvalet ve duşlardan yararlanabiliyor üstüne de nehrin ve martıların sesiyle harika bir uyku çekiyorsunuz. Bizden tavsiye; sabah beliniz, sırtınız ağrıyarak uyanırsanız biraz kas gevşetici çadırın yanında iyi gider. Şehre de Maçka’dan sık sık kalkan dolmuşlarla geri dönebilirsiniz.
Maçka’dan sonra doğada kampa devam etmek isterseniz şehrin en turistik yaylalarından Uzungöl’e geçebilirsiniz. Ancak Trabzon’a geçip oradan Of’a oradan da Uzungöl’e geçmek zor gelirse başka bir rota belirleyip Maçka’dan otostopla Hamsiköy’e geçebilirsiniz. Ya da daha da az bilindik bir yere gitmek isterseniz Maçka’dan otostopla Zigana geçidinin girişine kadar gelip oradan sola devam eden yoldan gene otostopla Limni Gölü’ne gidebilirsiniz. Limni Gölü oldukça yapay ve küçük görünse de turistlerin çok da uğrak yeri olmaması,yakınında kamp yapabileceğiniz yardımsever ve işinize çok da burnunu sokmayan sakinlerden oluşan bir yayla olması nedeniyle tercih edilebilir. Otostop çekmek insanların yardımsever olması nedeniyle küçük köyler yaylalar arasında oldukça güvenilir. Zaten özel arabanız yoksa bu alanlara ulaşmak için tek seçeneğiniz otostop. Kim bilir, belki fındık bahçesi olan bir aile arabasına denk gelirsiniz size avuç avuç taze fındık verir.